Sonucu Daralt
Kategori
Etiketler
Yayıncı
(x)Büyüyen Ay Yayınları
Fiyat Aralığı
Eser Sahibi
Sıralama : Göster :
Toplam 51 kayıt bulunmuştur Gösterilen 1-20 / Aktif Sayfa : 1
Bu eser Nasîrüddin Tûsî’nin iki risalesini biraraya getiriyor. İlki Risâle der Resm ü Âyîn-i Pâdişâh-ı Kadîm-i İranzemîn. Bu risale Farsçadan İlhanîler Devri İdarî Teşkilâtına Dair Bir Risale başlığı ile Şerafeddin Yaltkaya tarından tercüme edilip Türk Hukuk ve İktisat Tarihi Mecmuası'nda 1939 tarihinde mütercim tarafından kısa bir değerlendirme yazısından sonra metin olarak yayımlanmıştır. Bu kitabı tamamlayan ikinci risale ise İmamet Risalesi. Bu risale Nasîrüddin Tûsî'ye ait olan Telhisü'l-Muhassal isiml
95 TL.
“Benim cânım! Varlık Allah’ındır, sen ise halkın sanırsın. Nihayet Hakk’ın varlığı halk suretinde göründü. Halk da sandı ki halkın varlığı Hakk’tır. Hakk ortaya çıkmak istedi ancak bu âlemde kendine uygun ortaya çıkacak varlık bulamadı. Hakk Teâlâ gayret edip kendi varlığını, halka geçici olarak ödünç verip meydana çıkardı. Ödüncü yine sahibine veren, borçtan kurtulur. Bu ödüncü kendine mal eden ise azaba yakalanır. Aliyyülâlâ ululuktan nispettir, yüksek manasındadır, mutlak Allah’a mahsustur. Halk arasında
290 TL.
Marifetullah ilmi olan tasavvufun talim edildiği okullar/tarikatlar, istidat ve nasiplerine göre sâliklerine, hakikate ulaşmayı vadederler. Seyr u sülûk denilen manevî yolculukla, hadîs-i şerîfte ifade edilen, Allah’ın ahlâkıyla ahlâklanma veya varlık mertebelerinin hakka’l-yakîn katedilmesi ameliyesi gerçekleştirilir. Arifler; Allah’ın ahlâkıyla ahlâklanmayı, güzel ahlâk sahibi olmak yanında, bunun hakikat düzlemindeki karşılığı olan Allah’ın fiillerinin, sıfatlarının ve Zât’ının tecellilerine mazhar olmak
177 TL.
Tükendi
istiarelerle dolu hikâye "Şeyh San'an, zamanın piriydi... yüceliğine dair ne desem, hepsinden de üstündü, ileriydi..." beytiyle başlıyor ve sırlarla dolu hikâye belli ki bir şey anlatmak istiyordu. Alışılmış olanı aşan konusuyla, zâhir ve bâtın çatışmasının Şeyh San’an’ın şahsında ve çevresinin nezdinde bir deneyime dönüştüğü ve manalar evreni meydan getirdiği bu hikâye bir rüya ile başlar. Rüyasının peşine düşen Şeyh San'an bütün yapıp ettikleriyle herkesi şaşırtır. En zorlu sınavlardan geçer: Aşk ve zille
245 TL.
Dürrî Mehmed Efendi, yaklaşık on yedi yaşında girdiği ve çeşitli kademelerde görev yaptığı kalemiye sınıfında en üst rütbeye kadar yükselmiş ve kendi ifadesiyle devletin gizli ve açık sırlarına vakıf olmuş bir devlet adamıdır. Aynı zamanda Osmanlı Devleti’nin 1768-1774 yılları arasında Rusya karşısında yaşadığı ağır ama ağırlığının ötesinde onur kırıcı yenilgiye bizzat tanıklık etmiş bir devlet adamıdır. Dürrî Mehmed Efendi kendisi de eserinin girişinde söz konusu savaş sırasında şahit olduklarını zihninden
132 TL.
Tükendi
İnsan ruhu hele fikir hayatı üzerinde konuşulurken en çok bahsi geçen, en fazla merak uyandıran mesele zekâdır. Halk arasında “zeki” sıfatı pek değişik fikir kabiliyetleri için kullanılır. Yerine göre uygun bir hareket yapan veya söz söyleyene hemen zeki dediğimiz çoktur. Fakat zekâ gibi çok karışık, çok çeşitli, dereceli ve umumî mahiyetteki bir zihin kudreti için derhal bir kanaat edinmek hiç mümkün değildir. İlk önce onun nasıl bir zihin kudreti olduğunu incelemek lâzımdır. Eski filozofların çoğu zekâyı
220 TL.
Çöpten Gemi, Sinekten Kaptan, Tâhirü'l-Mevlevî'nin Mevlânâ ve eseri Mesnevî'ye dair bazı yazılarını bir araya getirmektedir. Kitabın adı Mesnevî'de geçen bir hikâye ve bunun üzerine Tâhirü'l-Mevlevî'nin kaleme aldığı yazının başlığından mülhem. İlk yazı Konya Halkevi Kültür Dergisi, Mevlana Özel Sayısı'nda 1943'te yayımlanan bir mektup. Konya Halkevi Kültür Dergisi'nin "Hazret-i Mevlânâ’nın hayatıyla felsefesinin tahlili teklifine" Tâhirü'l-Mevlevî'nin bir yazıyla cevap vermesidir. Dolayısıyla yazı Mevlânâ'
205 TL.
Süvari Ertuğrul Alayı, Sultan İkinci Abdülhamid’in iradesiyle 1886 yılında kuruldu. Davut Paşa Kışlası’nda faaliyete başlayan alay, Hassa Ordu-yu Hümayun’a mensup İkinci Fırka’ya bağlıydı. Alay, başlangıçta Anadolu’da meskûn farklı Türkmen aşiretlerinin gençlerinden oluşturuldu. Fakat sonradan büyük oranda Bilecik, Eskişehir, Kütahya, Bursa ve Balıkesir’de meskûn Karakeçili Aşireti'ne dayanmaya başladı. Alayın askerleri; binicilikte mahir, yüksek seciyeli ve cesur gençlerden oluşmaktaydı. Alayın temel görev
300 TL.
Bu kitap, Ahmed Ateş'in İstanbul Üniversitesi Tarih Dergisi'nde 1953’de yayımladığı "İstanbul'un Fethine Dair Fatih Sultan Mehmed Tarafından Gönderilen Mektuplar ve Bunlara Verilen Cevaplar" başlığını taşıyan yazısı ile Fatih ve İstanbul Dergisi'nde yine 1953'de yayımladığı "Fetihten Az Sonra Bir İstanbul Tasviri" başlığını taşıyan iki yazısını biraraya getirmektedir. İstanbul’un fethini müteakip, onun sevinç ve onuru ile Fatih tarafından Molla Gürânî inşası ile, Mısır Hükümdarı İnal Şah’a, Mekke Şerîfine v
45 TL.
Tükendi
“Kendi kanununa göre yaşamak için arıya uçmak, yılana sürünmek, balığa yüzmek ve insana da muhabbet lazımdır. Bundan dolayı insan, insanları seveceği yerde onlara fenalık ederse, kuşun yüzmeye, balığın uçmaya başlaması gibi garip bir harekette bulunmuş olur. At düşmandan kendi süratli koşmasıyla kurtulur. Horoz gibi ötemediğinden bedbaht değildir; ancak, kendisine ihsan olunan süratli koşmasını kaybederse bedbahttır. Köpekte en kıymetli şey koku alma kuvvetidir. Köpek bu koku alma kuvvetini kaybederse bedb
300 TL.
Ey Oğul! Bilirim ki, kitaplar mütalaasıyla ilimler tahsili için nice geceleri sabaha çerağ çıkardın, uykuyu kendine haram eyledin. Ancak şunu bilmem ki, bu denli çalıştığına sebep nedir? Eğer arzun dünya makam ve metalarını bununla elde edip bu makamlar ile akranın, emsalin içinde göğsünü gerip iftihar etmek ise, vay sana! Eğer ondan maksadın Resulullah’ın getirdiklerini ihya edip yaramaz sıfatlarını bunun ile yuyup pak edip nefs-i emmareni zebun etmek ise, ne mutlu sana! Ne mutlu sana!.. Ey Oğul! Bil ki ih
78 TL.
Tükendi
Mezâmîr-i Felsefeden İnsaniyete Veche Veren Büyük Ruhlar Tahir Harîmî Balcıoğlu’nun (1893-1951) kendi el yazısı ve Osmanlı Türkçesiyle kaleme alıp Millet Kütüphanesi’ne vakfettiği iki defterden meydan gelen eseridir. 138 sayfa olan birinci defter 22 Ağustos 1927 tarihinde, 134 sayfa olan ikinci defter ise 15 Eylül 1927 tarihinde tamamlanmıştır. İkinci defterin iç kapağında Tahir Harîmî’nin “30. 12 938, Bu kitapları ben öldüğüm takdirde Fatih’te Millet Kütüphanesi’ne vakfetmişimdir.” notu bulunmaktadır. Eser
480 TL.
Risâle-i Ahadiyye, tasavvuf ve düşünce tarihimizin en önemli ve zorlu meselelerinden olan “varlık ve vahdet” mevzusu hakkında, “mutlak vahdet” nazarıyla kaleme alınmış bir eserdir. İlgili konuların “Kendini bilen Rabbini tanır” hadisi merkeze alınarak izah edilmesi dolayısıyla, Risale-i Men Arefe Nefsehû fe-kad Arefe Rabbehû adıyla da anılmıştır. Müellifi Evhadüddîn-i Belyânî (v. 686/1287) olmasına rağmen, sûfî muhitlerde Muhyiddîn ibnü’l-Arabî (v. 638/1240)’ye nispetiyle meşhur olmuştur. Osmanlı sûfîleri t
420 TL.
“Cenâb-ı Hüdâ’nın bitmez tükenmez ilminin göstermesiyle, “varlığı âlemlere rahmet” övgüsünü her mânâsıyla, her şümûlüyle doğrulayan Peygamber Efendimiz, ahlâka, topluma, iktisat ve siyasete dair, velhâsıl dünyaya, âhirete ait bilcümle meseleler hakkında hükümler ve kanunların en yüce düsturlarını Kur’ân ile, hadisler ile tebliğ etmiştir. Efendimiz, âlî davranışları ve uygulamaları ile bunları tatbik edip göstermiş ve gelecekteki insanlığı, gelecekteki ihtiyaçları hikmetli nazarından uzak tutmamıştır. Nûr-ı
215 TL.
Saadet Nevâlesi, yüzyıllardan beri süre gelen dinî tartışma konularından biri olan elfâz-ı küfr (küfür olan sözler) kavramı hakkında Minkârî Alî Halîfe tarafından telif edilmiştir. Eserin telif edildiği dönem dinî ve sosyal hayata etki eden Kadızâdeliler ve Sivâsîler tartışmasının hararetli zamanlarına denk gelmektedir. Risâle-i Sa‘âdet-Nevâle içeriği itibariyle Kadızâdeliler ve Sivâsîlerin yazmış olduğu eserlerde de müstakil bölümler halinde bulunan elfâz-ı küfr bölümlerine benzemektedir. Bu benzerliğin ne
55 TL.
Tükendi
Medeniyetimizin büyük bir yıkıma ve parçalanmaya maruz kaldığı geçtiğimiz asırda, bu medeniyetin temel kaidelerinden olan tasavvuf geleneğinin nakli hususunda köprü vazifesi görmüş şahıslardan biri Saffet Yetkin’dir. Şeyh Saffet, Osmanlı’nın son döneminde Tasavvuf ismini verdiği gazeteyle ve cemiyet-i sûfiyye bünyesinde yaptığı çalışmalarla bir ihya faaliyeti içine girmiştir. Cumhuriyet döneminde ise hayal kırıklığıyla sonuçlanan siyasî çabaların ardından, kendi dünyasına çekilmiş ve önemli tasavvuf ve düşü
50 TL.
Tükendi
İnsan, farklı bir sabaha uyanmalıdır!.. Bu, her gün tekrar ettiği gibi saatin alarm sesiyle bir yenisi başlayan nice sabahtan biri değildir. Böyle bir sabahta, ayağa kalkmak için ruhunda bir takat bulamayan İnsan, yorganı üstünden atacak ellerini takatsiz; ve zavallı ayaklarını, zemine basamamak endişesi içinde bulur. Etrafındaki eşyaların kanıksanmış anlamını yitirdiğini ve havası boşalan bir balon gibi hacmini kaybederek biçimsizleştiğini farkeder. Bilip durduğu herşey gözüne birden yabancı gelir, b
280 TL.
Uzun yüzyıllar neredeyse ilgisiz kaldığımız Batı felsefesiyle Tanzimat sonrası yıllarda yeniden ilgilenmeye başlamamız şaşırtıcı değildi. Yüzünü Batı’ya dönen siyasetten sonra düşüncenin yüzü de Batı’ya dönecekti. Batı düşüncesi içinde ilk akla gelen de antik felsefe, daha doğru ifadeyle antik filozoflar olmuş, bu filozoflara ait hayat hikâyeleri ve metinler yavaş yavaş matbuat dünyasında görünmeye başlamıştır. Yirminci yüzyıl içinde Türkiye’de Batı felsefesine olan ilgi kuşkusuz ki çok önemli mesafeler alm
420 TL.
Mağrib Ulularının Sözleri müellifi ve yazım tarihi şimdiki kayıtlara göre bilinmeyen yazma bir eser. Girişte müellif eserini Ahsenü'l-Mesâliki'l-Müncî mine'l-Mehâliki min Tahrîrâti Ba'zı Sâdâti'l-Arabi fi'l-Ğarbi ismiyle tanıtıyor. Tasavvufi bir muhtevaya sahip olan eser, çoğunluğu Mağrib ulemasına ait olan sözlerden ve bu sözlerin şerhlerinden meydana gelmekte. Bu risalede sistematik bir şekilde başta tasavvuf kelimesinin kökeni, tanımı, tasavvufun erkânını ifade eden terimlerden tecrîd, safâ, vefâ, fen
190 TL.
Ömer Fuadi (1560-1636), Kastamonu’da yaşamış Osmanlı mutasavvıf müelliflerindendir. Babası Şa’ban-ı Veli fukarasından Himmet Dede’dir. Fuâdi, 9 yaşına kadar çocukluğunu Şa’ban-ı Veli (ö. 976/1568) gibi şeyh, mutasavvıf bir zatın sohbet ve irşadları altında manevi bir iklimde geçirmiş, 27 yaşında Şabâniyye’nin üçüncü postnişini olan Şeyh Abdülbaki Efendi’ye intisap etmiştir. Ömer Fuadi’nin toplam on yedi yıllık müritlik hayatı, Muhyiddin Efendi’nin vefatıyla noktalanmış ve bu tarihte Şa’ban-ı Veli dergâhı
220 TL.
Sıralama : Göster :
Toplam 51 kayıt bulunmuştur Gösterilen 1-20 / Aktif Sayfa : 1