İslam Davetinin Esasları kitabı İslam dini ve onun mümtaz kurumları hakkında doyurucu bilgi içermekte ve ona muhatap olan mü'minlerin durumuna bir bütün olarak yaklaşmaktadır. Bu bakımdan eser; İslam dini nedir, müslüman kimdir, sorumlulukları nelerdir, İslam'ın oluşturduğu kurumlar ve işlevleri nelerdir? sorularına cevap teşkil etmektedir. Kitapta bu konu, Kendisine davet edilen İslam dini, Bu dine davet eden davetçi, İslam'a davet edilenler ve Sünnette sabit olan davet, vasıta ve üslupları olarak dörde

Yüce yaratıcının sonsuz sevgisi hiçbir ayrım yapmadan bütün varlıkları kuşatmıştır. Zaten yaratılış ve devam eden oluşun var edilme sebebi de sevgi değil midir? Muhakkak ki öyledir. Bizler de hayat kitabımız olan Kuranı nasıl sevdirebiliriz sorusuna cevap aramalıyız. Cevap aramalıyız ki Mevlanalar gibi, Canım tenimde oldukça ben Kuranın kölesiyim diyen Kuran aşığı nesiller yetiştirebilelim. Bu noktada bütün Müslümanlara büyük görevler düşüyor. Önce en yakınımızdan başlayarak halka halka Hakkı anlatmalı, Kur

Sünnet, Kurana alternative olan Peygamber uygulamaları değildir. Sünnet, Kitabın beyanı ve Kuranın Nebevi tatbikatıdır. Sünnete tabi olmak, Allahın kelamına, Resulün beyanına uymak ve böylece hem Allaha hem Rasulüne -aslında Allaha- itaat etmektir. Sünnetin yaprırımı da tıpkı Kuran gibidir. Örneğin, namazın hükmü farz olduğu gibi, eda edilmesi de farzdır. Namazların eda şeklini ise Sünnet düzenler. O halde -namaz/hac gibi ibadetlerde- sünnete tabi olmak farzdır. (Farz-ı Nebevi)

Çocuk ruhunu bilmeyen, çocuklarımızı eğitemez. Allaha, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, ahiret gününe, kaza ve kadere, hayır ve şerrin Allahtan olduğuna iman etmekten oluşan İslam Akaidi gözle görülmeyen gaybi bir özelliğe de sahiptir. Bu iman esaslarını ebeveyn çocuğuna nasıl sunacak? Bunlar karşısında çocuğun tepkilerine nasıl cevap verecek? İşte bu kitap çocuklarımızı eğitirken karşılaştığımız ya da karşılaşabileceğimiz sorunlar karşısında nasıl davranmamız gerektiğini, çocukların gelişim ve ps

20. yüzyılın son çeyreğinden bu yana İran dendiğinde ilk akla gelen İslam ve devrim kelimeleri oluyor. 1979da iki yıl süren kanlı bir halk ayaklanmasından sonra devrim meydana geldi. Devrimin önderleri ve Ayetullah Ruhullah Humeyni bunun bir İslam devrimi olduğunu söyledi. İranda vuku bulan bir burjuva devrimi değildi, bir proletarya veya köylü sınıfı devrimide değildi. Vuku bulan milyonlarca insanın katılımıyla bir İslam devrimiydi. Devrimin önderleri İranlılara ve dünyaya çok farklı bir vadiden sesleniyor

Tunus, Bir ülke, birçok insan ve birçok olgu... Bilinçsizliğini sömürülmekle, bilincini öldürülmekle ödeyenler... Mansur... Çevresinde dönen evrensel dolaplardan habersiz bir imam Dini, halkı uyutan afyon, İmamları Belam kılan sistem içinde... Zehra... Medeniyet ve sosyalizm teraneleri arasında benliğinden kopartılan Rabbe kul oluştan kaçarken kula kulluğa tutulan... Genç bir kız... Küçük lale... Ve Ömer, Çirkefin en sefillerinden, bilincin zirvesine çıkan... Cennet bahçesindeki şehadet lalelerini kanıyla b

Hayatta olmak diri olmaktır. Diri olmanın delili ise direniştir. Direniş güçlü bir dinamizm ve derin bir dirayet demektir. Akidemize göre dünya direnme, ahiret dinlenme yurdudur. Dünya yaşamını dinlenme ve eğlenme yurduna dönüştüren konformistler hayata ihanet etmişlerdir. İslamın bir ismi barış ise diğer ismi direniştir. Barışı koruyacak bir direniş yoksa o barışı kim ciddiye alır. Direnme gücü olmayan bir din ne barış, ne özgürlük, ne de adalet sunabilir.

Yaşam; içerisinde hem aşk, hem hüzün, hem de umut barındıran uzun bir yürüyüştür. Bu üç soyut kavram çerçevesinde şekillenen İsyan Notaları daha çok bir dönemin gençlik çığlığını içinde barındırıyor. Kayıp bir kuşağın kimi zaman yüksek sesle çoğu kere ise kısık bir tonla seslendirdiği bir dönemi, farklı bir cepheden ele alıyor bu çalışma. Belki de o kuşağın yabancı olduğu, farkında olmadan içine bastırdığı bir bakış ve üslupla

Bu kitap kalplere huzur verecek çağrının insan hayatında tekrar tecelli bulması ve nefislerin mutmain olması için hazırlanmıştır. İnsanoğlunu huzurlu kılan neler ise o konulara değinilmiş, hem dünya hem de ahiret mutluluğunun mümkünatı örneklerle anlatılmaya çalışılmıştır. Gayret bizden, hidayet Allah´tandır.

Diren ki diri olduğunu anlayasın.. Sen, düşmanının oyuncak yerine kullandığı boş bir varlık değilsin.. Sen, coşan bir güçsün.. Sen, ümmetin ideallerini yoketmek isteyenlerin oyunlarına karşı duyarsız olamazsın..

İslami ve insani değerlerin, duyarlılıkların hızla aşındığı bir zaman diliminde yaşıyoruz... Toplumlar yönsüzlük girdabına sürükleniyor... Maddi ve fiziki gereksinimleri giderilen insan, kutsal olandan, ilahi olandan, metafizik olandan koparılıyor... Ve insan savunmasız... Özünden kopan... Başkalaşan, kendi olmayan birey, yabancılaşma sürecinde güvensiz.. Gönülsüz.. Yalnız ve soğuk... Kuşkulu ve doyumsuz... Gönül ve güven yıkıma uğradı... Akıl ve güç kutsandı... İnsanoğlu ürettiği teknolojinin esiri... S

Hemen burnumuzun dibinde kopan bir kıyamet var. Çığlıklar yükseliyor orada. Feryatların boyu arşa değdi. Çocukların acı figanları anaların çaresizliğine karıştı. Evinde ölümü bekleyenlerin sayısı binleri buldu. Ölümü cesurca karşılayanlar şehadete ulaştı. Aç kaldılar, boyun eğmediler. Evsiz kaldılar, yuvaları başlarına yıkıldı, aldırmadılar. Elektrikleri kesildi, suları akmadı, yılmadılar. Hz. Peygamberin kızı Hz. Fatıma öleli asırlar oldu, ama günümüzde hâlâ Fatımalar yaşıyor. İHH'nın gemileri de Fatımal

Sözlük anlamı okumak olan Kuran, Allah tarafından bütün insanlara iletilmek, duyurulup tebliğ edilmek üzere vahy meleği Cebrail (as) kanalıyla Hz. Muhammed (sa)e vahy yoluyla indirilmiş Kitaptır. Nüzulü 23 senede tamamlanan Kuran-ı Kerim, 114 sûreden ibarettir. Bu surelerden 93ü Mekkede 21i Medinede indirilmiş olup, tamamı ilk indirildiği günden bugüne kadar hiç bir değişikliğe uğramadan tevatüren bize gelmiştir.