Sonucu Daralt
Kategori
(x)Hikaye - Öykü
Etiketler
Yayıncı
Fiyat Aralığı
Eser Sahibi
Sıralama : Göster :
Toplam 1000 kayıt bulunmuştur Gösterilen 40-60 / Aktif Sayfa : 3
Katherine Mansfield'in kısa hikayenin bir edebiyat türü olarak gelişmesinde önemli katkıları olmuştur. Kendisi hikaye yazımında konudan çok anlatımın güzelliğine önem vermiş, şiirsel bir dil kullanmıştır. Yazarda incelikli anlatım, psikolojik çatışmalar, derin gözlem yeteneği dikkati çeker. Genellikle hassas kahramanlarla hikayelerini oluşturan Mansfield, bu kahramanların ruh durumlarını göstermek için tatlı betimlemeler kullanmıştır. Mansfield'in bu kitabında başta kendisini üne kavuşturan "Garden Parti" o
168 TL.
İbrahim Halil Çelik, daha ilk kitabında, dile ve kurguya hâkimiyetiyle okurunu hikâyesine bağlıyor. Kıvrak, kısa, hızlı, kuşatıcı bir üslubu var. Birkaç fırça darbesiyle karşımıza hüzünlü, çarpıcı bir portre çıkartmasını biliyor. İlk cümleden son cümleye kadar bizi metnin harareti içinde tutuyor. Söz iktisadını önemsiyor. Ayrıca muhafazakâr edebiyatın girmekte zorlandığı “netameli”, “riskli” alanlara doğru açıyor kalemini. Bir hayat kadınının geçmişiyle ve yanlışlarıyla yüzleşmesinden barmen olmak isteyen d
160 TL.
Samipaşazade Sezai Küçük Şeyler'i kaleme alarak basit konuların bile iyi anlatılarak önemli bir eser yazılabileceğini ortaya koyar. Yazar, ilk örnek olma özelliği kazanan bu hikâyelerde; kaygı, özlem, hayal kırıklığı, sıkıntı ve aşk acısı içinde yaşayan insanları anlatmıştır. "Hiç" hikâyesinde bir gencin yaşadığı hayal kırıklığı, "Arlezyalı" ve "Pandomima"da aşk acısı sonucu intiharı düşünen insanlar, "İki Yüz Elli Kuruşa Bir Asır"da ağaç kesiminin, tabiatı seven bir insanın dünyasını nasıl yıktığı hikâye e
97 TL.
“Dayanamam anamın kederlenmesine. Hemen ağzımla saz sesi, darbuka sesi çıkarır, bir yandan da oynarım. Anam o zaman azıcık da olsa güler. ‘Hah şöyle gül aslanın anası. Benim kimim var? Sen de ağlarsan ben hepten biterim, kölesi olduğum anam,’ derim. Ben oynadıkça annem beni seyreder. Cibicik çalar. Tempo tutar.” Anasına gurban oğullar, oğullarının sesinden her şeyi anlayan babalar. Badır budur konuşan enişteler, eltiden yana dertli gelinler. Kafası cıva gibi ziv ziv akan deliler, lacivert pa
296 TL.
Su damlası doğanın kendi döngüsü içinde oradan oraya savrulmaktadır. Önce soğuk bir yörede kar olarak toprağa düşmekte, eriyip toprağın derinliklerinde temizlenip yeryüzüne çıkmaktadır. Daha sonra yaramaz bir çocuğun su ihtiyacını gideren damlacık, onun vücudundan tekrar doğaya dönerken başından birçok macera geçmektedir. En son kendisini okyanusta bir damla olarak bulan bu su damlası orada da yeni maceralara hazırlanmaktadır.
99 TL.
Necip Tosun, Gidilmemiş Yerlerin Türküsü’nde insan ruhunun gizlerine eğilerek, bireyin zihninde, yüreğinde akıp giden hayatları, duygu ve düşünceleri, oluşumları, birikimleri dışlaştırır. Ayrıntıları incelikle hikâye eder, yüreğe dokunan insanlık hâllerini öne çıkarır. Öykü kişileri hayatla yüzleşirken kalıcı bir deneyimi de aktarmış olurlar. Necip Tosun, dışsal olay ve eylemlerden çok, içsel serüvenlere eğilir. Yaşananların sonuçları, sevinçleri, acıları, düş kırıklıkları bu iç dünyaya yansır, birikir, kri
384 TL.
Sokak, evin kapısını çalarken kendimizi bulduğumuz yerdir. Giderken de dönerken de gözlerdeki nemin sebebinin sorulmadığı uzun bir koridor, geçinmek için kitap satılan bir diyar, rastlantıların, karşılaşmaların, ibretlerin ve hatta hatırlamaların merkezi yine o sokaklardır. Dışarıdan çıkıp içeri girildiğinde akıl hâlâ sokaktadır, bu sebeple bedenin kısa bir süre yalnız kaldığı anlardaki tat kendine has niteliktedir. Zihnin sokakta topladığı kıymetli şeyler kapalı mekâna hemen giremez, gönüllere işlemesi içi
380 TL.
Alfonso Reyes'in İspanyolcaya çevirdiği Ciddi Olmanın Önemi Üzerine adlı eseri gibi ?Lord Arthur Savile'in Suçu' da İyi ve Kötü'nün ötesinde bir yapıt. Bir cinayetin öyküsünü anlatır; ama cinayet, uçarılığından dolayı Binbir Gece Masalları'nda kasten yaratılan fantastik ortamdan daha az gerçek olmayan bir dünyada işlenir. Bu benzerliği vurgulamak için Stevenson ve Chesterton'ınkilerle kıyaslanabilecek düşsel bir Londra'da geçen öyküye, İslam dinine özgü kader anlayışının hâkim olduğunu eklemek gerek. Dünyev
134 TL.
?Buenos Aires varoşlarında bir mahallede, Trajik Gazete ile Kör Pilot'u, kötü bir İspanyolca çevirisinden okuduğumda on bir-on iki yaşlarında olmalıyım. Ne olursa olsun, kişisel bir yaşantıya gönderme yapmak istiyorum. Şimdi, öylesine uzak olan o sayfaları hayranlıkla, gönül borcuyla yeniden okurken, kendi bulduğuma inandığım, kendi biçemimce uzamla zamanın başka noktalarında yeniden işlediğim masallar buluyorum onlarda. Papini'nin hak etmediği bir biçimde unutulmuş olduğundan kuşku duyuyorum. Bu kitaptak
127 TL.
“Güzeldik. Genç, diri, tazecik. Yazık, seninle beraber sokağa çıkıp el ele dolaşmadık. Rumelihisarı’nda ağzımızdan dumanlar saça saça, domates salçalı, sucuklu tost yemedik. Sen geceye yakışıyordun. Kısacık kış günlerinin sonuna yetiştiğimiz saatlerde uyanıyorduk. Arka odaya etraftaki apartmanların arasından süzülen tatlı bir akşam kızıllığı çöküyordu. Mor çarşaflarını seviyordum. Yatağına mor çarşaf seren erkekle sevişilir, diyordum kendime. Gün ışığında senden ürkmüyordum. Kendine Zeusluğu boşuna yakıştır
125 TL.
Kendini kaybetmişsin. Yazmaya kaptırdın mı hızını alamıyorsun. Seviyorsun bu işi. Son noktayı koyuyor ve çarşafa tamamen sarındıktan sonra yazdıklarını kontrol ediyorsun. Büyük bir boşluk seni karşılıyor. Yazdıkların yok bu sefer de. Mide bulantın artıyor iyice. Ekrana yaklaşıyorsun. Boşluk. Ellerin titriyor. Boşluk. Daha önceki yazdıklarına bakıyorsun. Bulanık bir görüntü. Sandalyenin titrediğini hissediyorsun. Deprem geliyor aklına. Masaya tutunuyorsun. O sırada elin klavyeye çarpıyor. Gri bir fon boşluğu
380 TL.
Paşa gelen doktorun dik, dik yüzüne baktı. Genç bir mülazım olan doktor, gözlerini kaçırmadı. Öyle dik bakıştan falan ürkecek birine benzemiyordu. Adın ne senin? diye sordu serasker. Doktor; Ömer diye kestirmeden cevapladı. Sesi de etkilememişti koskoca seraskerin. Mülazım Doktor Ömer, cesedin yatırıldığı hücreye geçti. Perdelere sarılmış cansız bedeni muayene etti. Fazla uzun sürmedi. Çıktı. Çantasını karıştırmaya başladı. Raporunu yazacağı kâğıt kalem arıyordu. Paşa vazifesini kendi makamından üstün tutan
81 TL.
Şarkılar, içine aldığı nisan yağmuru damlasını inciye çevirmek için denizin derinliklerinde sancı çeken birer istiridye gibidir. İnciye dönüşecek yağmur damlası güfteleri, bu olağanüstü doğumun güvenle gerçekleşmesi için onu zamana ve zamanın her türlü tahribatına karşı koruyan kabukları ise besteleridir. Çok özel insanların zihinlerinde ve gönüllerinde yaşanan bu sancılı ama bereketli doğum süreci tamamlanınca istiridye su yüzüne çıkar; sedefli kabukları arasında ışıldayan inci tanesi, kendisini hayran
280 TL.
Hayatın içinden üç ayrı dünya… Üç ayrı hikâye… Biri sosyal medyanın aldatıcılığına, bir diğeri nefsin baştan çıkarıcılığına ve bir başkası da genç bir kızın çocukken yaşadıklarına dair… Pişmanlık, tövbe, hidayet, dalalet, dava, imtihan, umut, sabır… Hepsi bu satırlarda.
30 TL.
Tükendi
Orhan Duru’nun beşinci öykü kitabı Şişe… Şişe, klasik öykünün kalıplarını bozarak başka bir anlatı dili geliştiren 1950 Kuşağı’nın ele avuca sığmaz yazarı Orhan Duru’nun ayrıksı kitaplarından biri. Orhan Duru sözü kırk parçaya bölerek düşün gerçeğini, saçmanın anlamını, umutsuzluğun neşesini yaratıyor. İlk baskısı 1989’da Ada Yayınları tarafından yapılan Şişe için şöyle denmişti: “Tüm deliler buraya toplanıyor ve birbirini buluyor galiba…” diye bir cümle düşen Orhan Duru’nun, yıllar boyu yazıp “şişelediği
116 TL.
Hacıveyiszade Mustafa Kurucu'nun hayatından ilhamla... Melek'le dedesi şehirde yürüyüş yapıyorlar. Ama bu bildiğiniz bir gezintiye benzemiyor. Dedesinin Melek'e anlatacakları var. Melek'in dedesine soracakları... Sonunda yolları bir mezara çıkıyor: İçinden binlerce hayat fışkıran bir mezar bu! Bilge'nin mezarı... Ve onları takip eden bir çift beyaz kanat var...
29 TL.
Tükendi
Sadri Ertem öykülerinde köy yaşamını, köylünün maddi ve manevi dünyasını toplumcu ve gerçekçi bir bakışla ele alıyor. Gözlemlerinden, canlı tanıklardan yola çıkarak yoksulluk, cahillik, taassup, batıl inanç ve sömürüyü anlatıyor. Günlük konuşma diliyle sosyal bir etiket taşıyor. İnsanın iç dünyasındaki iyi ve kötü duyguları, matematik düşünen bir bakış açısıyla okuyucuya sunuyor. Sadri Ertem’in öykü kahramanları, toplumsal sorunlarla boğuşurken kabullenmeyi tercih ediyor. Öykülerine sınıfsal bir anlam yüklü
238 TL.
Hulki Aktunç’un öykü kitapları Yapı Kredi Yayınları tarafından ayrı ayrı yayımlanıyor. Her birinin kapağında Hulki Aktunç resimlerinin yer aldığı beş öykü kitabı yeni bir editörlükle okuruna ulaşıyor. Modern öykücülüğümüzün ustalarından Hulki Aktunç’un geçen ay çıkan dördüncü öykü kitabı Bir Yer Göstericinin Hayatı’ndan sonra bu ay da beşinci öykü kitabı Güz Her Şeyi Bilir… “Her yazı, önce iyi bir okuma olmak zorundadır, her okuma da iyi bir yazı” diye başlayan Güz Her Şeyi Bilir çağdaş öykünün yapısını sar
132 TL.
Evet, her şeyin temelinde bir doğru, hat, çizgi yatar. Boşlukta herhangi iki noktayı alın, herhangi iki nesneyi alın; aralarına onları bağlayacak bir doğru çekebilirsiniz. Dünyadaki her şeyin arasında gözle görülmeyen doğrular vardır, hepsi birbirine bağlıdır, ayrılamazlar. Uzaklık da bu gerçeğin önünde engel teşkil edemez; doğrular uzadıkça uzar, lastik gibi, uzadıkça şeyleri daha sıkı bağlar birbirine. Gördüğünüz gibi mürekkep hokkası ile parke zemine düşmüş as arasında, kuyruklu piyanonun pedalı ile penc
140 TL.
Merhaba genç arkadaşım. Sana bir sır vermek istiyorum. Sevginin sırrı... Benimle birlikte sevgiyi öğrenmeye ne dersin? Hadi o zaman, çevir sayfaları ve eşlik et bana. Yolumuz uzun ve sevgi dolu… “Şarkılar söyleyin sevdiklerinize. Şiirler okuyun, masallar anlatın. Sevginizi her zaman paylaşın. Ay ışığına bakın. Yıldızları seyredin. Bir yıldız seçin. O yıldız da o ay ışığı da siz olun. Unutmayın, sevgiyi gösterebildiğiniz kadar parlak olur, sevgiyi duyurabildiğiniz kadar ışık saçarsanız… Her zaman sevgiyle k
73 TL.
Sıralama : Göster :
Toplam 1000 kayıt bulunmuştur Gösterilen 40-60 / Aktif Sayfa : 3