Bir Kara Elf... İki büyülü kılıç... Bir bilinmeyen düşman... Ve kana susamış bir işgalci sürüsü... Henüz kim tarafından yönlendirildiği bilinmeyen bu acımasız ork sürüsü; Dünyanın Omurgası´nı yakıp yıkarken, önlerine çıkan her şeyi yok ediyordu. Her şey ayaklar altında çiğnenirken, Kara Elf Drizzt Do´Urden ve arkadaşları; bu önlenemez yıkımın karşısına çıkarlar... Baltalar, kılıçlar, oklar, mızraklar ve hatta kayalar havada savrulurken, artık önlerindeki tek hedef bu dehşet verici sürüydü: 1000 Ork!

Geri dönen Drizzt, karşısında sonsuza dek değişmiş bir dünya bulur! Mithril Salonu ile yeni kurulan Bol-Ok Krallığı arasındaki zoraki ateşkes çok uzun sürmez. Bruenor, neredeyse ölümüne yol açan ve inşa etmek için uğraştığı her şeyi yok edecek savaşı durdurmaya kararlıdır. Fakat Dünyanın Omurgası'na kalıcı bir barış getirmek için kılıçlardan ve baltalardan fazlası gerekmektedir. İki taraf da birbirlerine karşı bakış açılarını değiştirmek; hatta konuşmaya başlamak zorunda kalabilirler.

Savaş sürüyor... Caradoo ve Shilmista Ormanı'nın müşterek kuvvetleri, Ulu Kütüphana'nin alim rahibi Cadderly'nin önderliğinde, düşmanı Aballister'in sığınağı olan, Trinity Kalesine yürüyor. Fakat bu yolculuk sırasında kökü geçmişte olan bambaşka bir görevi de yerine getirmesi gerekecek.

Karanlığın Rengi Beyaz üç yaşlarından başlayarak gitgide görme yetilerini yitiren, lise eğitimleri bittiğinde tamamen kör olan ikiz kardeşlerin yaşamlarında buldukları hazinelerin öyküsüdür... Görenlerin, iki hatta üç katı çalışarak başarılı birer hukukçu, müzisyen, sporcu, gezgin kimliklerini nasıl elde ettiklerinin, anlatışıdır.

Faerûn'da büyü ile ilgili sorunlar devam ederken Drizzt ve arkadaşları kaosa sürüklenmektedir. Deneir'in Seçilmiş'i olan ruhban Cadderly'nin yardımını arayan grup, kendilerini en güçlü düşmanları ile yüzleşirken bulur; yıllar önce yok olduğuna inandıkları kristal parçası Crenshinibon... Drizzt, hiç beklemediği kişilerle dostluk kurarken şimdiye kadar içinde bulunduğu en korkunç savaşı ve anları da yaşayacaktır.

Kaptan Deudermont, görev için korsan şehri Luskan'a yelken açar. Görevi, Gizem'in Sahipkulesi'ndeki çürümüş bir liç ve onun büyücüleri tarafından yozlaştırılmış şehri kurtarmaktır. Tabii ki Sahipkulesi buna seyirci kalmayacaktır Drizzt ve buçukluk dostu Regis; bütün yıkımıyla, bütün acımasızlığıyla süren savaşın ve Yüksek Kaptanların, Matron Anaları aratmayan entrikaları arasında bulurlar

Kar Tanesi Dağlarının durgun yüksek noktalarında ozanlar, rahipler ve Ulu Kütüphanenin diğerleri için bir sera uzanır. Meslektaşları arasından sıyrılmış Cadderly adındaki genç ama bilge rahip; Ulu Kütüphaneyi tam bir kaosa sürükleyen lanetle karşı karşıya kalır. Ulu Kütüphaneyi, kardeşlerini ve kendini kurtarmak için yeraltı mezarlarına giren Cadderlyyi zorlu bir sınav beklemektedir

Altı yıl... Bir drowun hayatında pek uzun bir süre değil. Yine de, geçip giden ayları, haftaları, günleri ve saatleri düşününce, bana bundan yüz kat daha fazla bir süre boyunca Mithril Salonu'ndan uzak kalmışım gibi geliyor. Orası uzaktı, başka bir zamandı, başka bir yaşam biçimiydi ve sadece bir basamak taşıydı... Peki ne için? Neresi için? Drizzt Do'Urden ve yol arkadaşı Catti-brie, Mithril Salonu'nu terk edeli altı yıl oldu. Şimdi iki yoldaş, Kılıçlar Denizi'nde, Kaptan Deudermont ile birlikte korsan avl

Böcekler, sert rüzgara rağmen sürüler halinde uçuşuyor, güneş gözlerini yakıyordu; önüne çıkan her çamur birikintisi onları yemeye hazır gri postlu bir yılan veya sinmiş bekleyen bir tundra yetisi gizliyor olabilirdi... Üstelik söylentilere göre tehlikeli bir haydut çetesi bu civarlarda dolaşıyor; ona ve dostlarına tehdit oluşturuyordu. Aegis-fang´in işaretini meşum kişiler üzerinde gören Drizzt Do´Urden ile yoldaşları, dostları Wulfgar´ı bulmak üzere maceralı bir yolculuğa çıkıyor. Kuzey diyarına kış

Her yerde ölüm, Her yerde düşman, Ve bu savaş meydanında ölmeye hazır; Yalnız bir drow... Savaşın dostlarından ayrı düşürdüğü, değer verdiği her şeyin yok olduğuna inanmış Drizzt Do´Urden, acımasız ´Avcı´ kimliğine bürünmüş; ork sürüsünün dehşeti Kuzey´i yakıp yıkmaya devam ederken tek bir hedefe kitlenmişti; öldürmek... Geriye hiçbir düşman kalmayana dek öldürmek... Serinin ilk kitabı: 1000 ORK...

Dağlara hükmeden orklar, Bataklıları saran troller, Ve hızla akan zamanın, büyüyen savaşın, Dağların, çelişkilerinin gölgesinde bir drow... Mithril Salonu kuşatma altına alınmış, Nesmé istila edilmiş; öyle ki güçlü Gümüşay bile destek arar duruma gelmiş... Güçlü, akıllı, tanrısal güçlere sahip kralları sayesinde deliklerinden çıkan binlerce yağmacı orkun yakıp yıktığı bölge halkları; giderek büyüyen tehlikeye karşı müttefik arayışlarına girişirler. Avcı kimliğindeki yalnız drow içinse karar verme zama