İnsanlık adına, İnsan'ın geleceği, özgürlüğü, refahı ve mutluluğu adına, hatta bazen de insan hakları adına insanın onurunun ayaklar altına alındığı bir çağda yaşıyoruz. Kimileyin soyut İnsanlık ve İnsan kimileyin de günümüzün yeni tanrısal iradesini temsil eden Halk veya Çoğunluk yüceltilirken, insanlar, yaşayan, etten kemikten insan tekleri bir hiç yerine konulup kolayca harcanabiliyor. Oysa, yaşamış ve yaşayan insan teklerinden, onların tarihsel olarak ortaya koyduğu değerlerden bağımsız, kendi başına va

Felsefede yalınlığın ve duruluğun doruk noktası; çözümlemenin ve bölümlemenin üstadı Aristotelesin, şiir sanatının gücünü sözün gücüyle açığa vurduğu bir başyapıt: Poetika. Eski Yunan tragedyalarının doğasını, tarihini ve geleneksel uygulamalarını bütün bir şiirsel ardyöresiyle birlikte konu edinen Aristotelesin Poetikası, çağları aşan etkisiyle günümüzün sanat ve yazın kuramlarına yol göstermeyi hâlâ sürdürüyor. Felsefece düşünmenin tarihinde ana uğraklardan biri olan bu yapıtı, ilk kez özgün dilinden bir

Kilise 1820 yılına kadar Copernicus'un kuramının bilimsel olduğunu kabul etmedi. 1949 yılında Sovyet Komünist Partisi, Mendelci genetiği sözdebilimsel ilan etti. Vavilov gibi genetikçiler toplama kamplarında öldürüldü. Sonra Mendelci genetiğin saygınlığı geri verildi. Kilise ya da Parti neyin bilimsel, yayımlanabilir olduğuna neyin olmadığına karar verme hakkını korudu... Lakatos'a göre, bilimle sözdebilim arasına sınırkoyma sorunu masa-başı felsefecilerinin sözde sorunu değil; önemli siyasal, etik içermele

Eric Hobsbawm bu kitaptaki kışkırtıcı denemelerinde, tarihin kuramı, pratiği ve gelişmesi ile modern dünyayla bağı üzerine düşüncelerini bir araya topluyor.Hobsbawm' ın çok geniş bir alana yayılan konular hakkında son yirmi küsür yılda kaleme aldığı yazılar ile yaptığı konuşmaların bir derlemesi olan bu kitapta, onun geçmiş bugün ve gelecek arasındaki ilişkilere ömrü boyunca duymuş olduğu ilginin yansımalarını bulacaksınız.

... Sonuçta, yararlı bir hipotez şekillendi: Günümüz iletişim kanallarının (gerek özel, gerekse kamusal, politik, akademik, sanatsal, vb. nitelikli kanalların) promosyonculuk tutkusu, postmodern dönemi karakterize ettiği düşünülen özelliklerin (metinlerarasılık, göndergeselliğin yok olması, gerçeğin imajda özümsenerek erimesi) pek çoğunu açıklayabilecekti. Eğer postmodern dönem (Frederic Jameson'ın sözleriyle) yeni bir kültürel hâkimiyet kurmuşsa, sermayenin kültürel mantığının bu yönü, bu gelişmenin nedeni