Mevlânâ Hâlid [kuddise sırruhû] er-Risâletü'l-Hâlidîyye fî Râbıtati'n-Nakşebendiyye adlı bu eserini İstanbul'da bulunan halifeleri için kaleme almıştır. Değerli eser, rabıtayı bid'at kabul eden ve bu uygulamanın dinen caiz olmadığını iddia eden kimselere karşı bir cevap mahiyetindedir. Mevlânâ Hâlid [kuddise sırruhû], kitabında rabıtayı detaylı ve dört mezhep âlimlerinden nakledilen delillerle açıklamıştır. Hatta "Bıktırmak ve usandırmaktan korktuğum için bu kadar sözle yetindim. Yoksa yüce Allah'ın yard

Öyle kitaplar vardır ki okuyup bitirdikten sonra bile elimizden düşüremeyiz. Yanlış bir hareketimizde bizi uyaracakmış gibi, hatalı bir sözümüzü düzeltecekmiş gibi her zaman yanımızda olsun isteriz. Çünkü bu köklü eserler yalnızca dil yönüyle güçlü kitaplar değildir bizler için, hem hocadır hem de rehberdir, arkadaştır…Tasavvuf alanında yazılan pek çok eser de işte böyle seçkin kitaplarla doludur. İçlerinde barındırdıkları ahlak, nasihat ve hikmet dolu konularla kulluk ve insanlık şuurunu aşılayıp, Kur’an v

"Şeyhu’ş-şeriat ve Şahbazu’t-tarikat” olarak tanınan Şeyh Fethullah (k.s), eserinde tarikat erkan ve usullerini topluca sistematik bir biçimde ele almıştır. Eser genel olarak tarikatın amacı, esasları, tarikata intisab adabı, teveccüh, letaif, nefy u isbat, rabıta ve kalbin özelliklerine dair konuları ihtiva etmektedir. Kalbin özelliklerinden bahsederken betimlediği manevi mertebeler dikkat çekidir. Verkanisi, eserinde yer yer Şah-ı Nakşibend ve İmam-ı Rabbanî gibi daha önceki Nakşibendi büyüklerine atıfla

Tuhfetü’s-Sufiyyin, Seyh Mustafa Devatî’nin (k.s) bilinen tek eseridir. Devatî’nin hayatından bahseden kaynakların hiç birisinde bu eserden söz edilmediği gibi, Keşfu’z-Zunun ve Hediyyetü’l-Arifîn gibi temel kaynaklarda da adı geçmez.Mustafa Devatî, bu eserinde, tasavvuf yolunda nail oldugu keşiferi, kalp gözüyle gördüğü manevî olayları ve rüyaları anlatmaktadır. Zaman zaman, nasihat türü cümlelere, kendi tasavvufî düşüncelerini yansıtan ifadelere ve hayatıyla ilgili küçük kesitlere de yer verir. Bu yüzden

İslam büyüklerinin, alimlerin, ilim ve irfan sahibi velilerin, mutasavvıfların menkıbe ve sözlerini öğrenmenin birçok faydası vardır.Bu sözlerin ve menkıbelerin dünya ve ahiret hayatımıza faydası olduğu gibi ilim ve irfanımızın artmasına, kötülüklerden arınmamıza, ahlakımızın güzelleşmesine de oldukça faydalı olduğunu söylemişlerdir. Zira onlar Kuran-ı Kerim'i ve sünneti'i iyi bilen irfan sahibi kimselerdir. Onların sözlerin kalplere şifra, gönüllere ferahlık verir, gafleti giderir, yakın nurlarını ve muhab

Bu kitapta haccın fiil ve davranışlarıyla ilgili gerekli bilgiler verildiği gibi, hacıların yapabileceği muhtemel hatalar ve bu hataların nasıl giderileceği hususunda açıklamalar yapılmıştır. Ayrıca okuyucuların konuyu tam kavrayabilmeleri için kitabın sonuna açıklayıcı mahiyette 290 soru ve cevap ilave edilmiştir. Konular Hane fıkhı esas alınarak açıklanmıştır. Ancak önemli görüş ayrılıklarının bulunduğu yerlerde Şafii Mezhebinin görüşleri de dipnotlarda belirtilmiştir.

Nakşibendiyye kapısında yapılan hatme; Hz. Peygamberin ellerine çakıl taşlarını alıp taşlarla zikretmesi ve bunları yanındaki ashaba da yaptırmasına dayanır. Kitap; hatme, tövbe adabı bilgilerini ve Tebareke-Amme sûrelerini içeriyor.

İtikat konusunda her kesimden müslümanın sağlıklı bilgi sahibi olabilmesi ve bu bilgilerle amel edilmesi temennisiyle temiz ve anlaşılır Türkçe ile sağlam kaynaklardan yararlanılarak hazırlanmış bir kitapçık.

Etkinliklerle Temel Din Egitimi kitabında,hayata klavuzluk edilecek bilgiler,inanç esasları,temel ibadet bilgisi,Sevgili Peygamberimizin (s.a.v) hayatı ve günlük yasayısımızda görgü kuralları, diye dört bölüme ayrılmıstır.Din egitimi alanına yeni bir soluk getiren bu çalısmamızdaki yeniliklerden birkaçı söyledir: Bilgi dagarcıgım bölümlerinde,bilgilerin daha rahat akılda tutulabilmesine yardımcı olabilecek akrostisler kullanıldı. Okuyalım baslıgı altında konu ile alakalı hikaye ve günlük hayattan örnek olay

SEYRIMDE BIR SEHRE VARDIM Ruhan Umutun ayet ve hadislerle destekleyerek bir araya getirdigi menkıbeler Seyrimde Bir Sehre Vardım ismiyle Hâcegân Yayınlarından çıktı. Peygamberlerin, velîlerin isleri ve davranısları Kuran-ı Kerîm ve Hadislerin serhi gibidir. Menkıbesiz kalan kisi elbette ki eksiktir. Menkıbe eksiginizi bu kitapla tamamlayacaksınız. Onların dünyasına bir nebze de olsa girebilmek size yasama ve hâl ilmi üzerine önemli hikmetler sunacak. Bu kitapta sahih muhaddislerden dört mezhep imamına kadar

Nakşibendi olan Hocazade Ahmed Hilmi'nin kaleme aldığı bu kıymetli eser, bir kısmını kendisinin de ziyaret ettiği İstanbuldaki Halvetiyye Tarikatı şeyhlerinin hayatlarını başlanğıcından kendi dönemine kadar kronolojik bir şekilde anlatıyor. Yaptığı ziyareti kısaca anlatan yazar, akabinde biyografi kısmına geçiyor. Biyografiden sonra az da olsa bu velilere ait menkibelerden bahsediyor. Son olarak bu mübarek zatların eserlerini verip vefat tarihlerini veren beyit ve kıtalarla bitiriyor.

Müminlerin annesi Hz. Aişe peygamberimize bir gün "ya resulallah, bana dua et" dedi. Peygamberimiz, "Allahım, Aişe'nin geçmiş, gelecek, gizli ve açık bütün günahlarını bağişla" diye dua edince Aişe annemiz, sevinçten ne yapacağını bilemedi. Peygamberimiz, "ya Aişe! duam seni çok mu sevindirdi?" diye sordu Hz.Aişe "nasıl sevindirmesin ya resulallah!" dedi. Peygamberimiz, "ey Aişe! Allah'a yemin ederim ki, ben bu duayı her namazdan sonra bütün ümmetim için yapıyorum..."

Rızık ve tevekkül anlayışı dünya hayatıyla ahiret arasındaki dengeyi kurmamızı sağlar. Ne için çalışılır, neyden korkulur onunla öğreniriz. Veliler bu anlayışı bir hayat düsturu edinmişlerdir. Bir Sofrada Yüz Derviş de derlediği rızık menkıbeleriyle bize bu düsturu anlatıyor.

Gavs-ı Kasrevi Seyyid Abdülhakim (K.S) Hazretleri Şöyle Der; Rabbimiz öyle yücedir ki, Onun şanına yakışır ibadet yapmak zaten mümkün değildir. Şayet insanın yüz bin senelik ömrü olsa, bütün ömrünü rükü ve secde ederek geçirse, oruçla, Allaha itaat ve ibadetle tüketse, yine de Ona layık ibadet etmiş sayılmayız. Öyle ise insan, takatinin yettiği kadar kulluğa gayret etmesi gerekir. Zira alemlerin rabbi olan Allah da insana takatinin üzerinde bir şey yüklememiştir. İnsan sadece gücünün yettiği şeyleri yapma