Her insanın fıtratı, onu bekleyen yazgıyla uyumludur. Bu fıtrattan uzaklaşan, fabrika ayarları bozulduğu için uyumu kaybeden ve böylelikle kendiyle mücadele içerisinde olan insan; hayatta başarıyı ve mutluluğu yakalayabilmek için çevresiyle de benzer bir güç savaşına tutuşur ve kendisini topyekûn bir sorunlar yumağının ve mutsuzluğun içerisinde bulur. Kendisiyle iç çatışmaya, çevresiyle güç savaşına tutuşan insan için tek çıkış yolu vardır: Fıtratını muhafaza etmek… Yani kendine format atıp fabrika ayarlar

Günümüzde tüketim kültürünün etkisiyle kişisel çıkarlar öncelik kazandıkça “ben” olgusu daha ön planda tutulmaya, dolayısıyla da bireyin kendisine olan hayranlığı artmaya başladı. Diğer taraftan bireyselleşmenin kimlik korumada önemli olduğu varsayımının sürekli körüklenmesiyle sosyal destek ve kolektif bilinç anlayışı giderek zayıflamaya başladı. Bu durum; toplumları, aynı mekânda tek başlarına var olmaları gerektiğine inandırılan bireylerden oluşan kitlelere dönüştürdü. “Toplum” bilincinin yerini yoğun

Her insanın fıtratı onu bekleyen yazgıyla uyumludur. Bir kişinin yaşayacaklarını kaldırabilmesinde, hayatta başarıyı ve mutluluğu yakalayabilmesinde; fıtratını, yani fabrika ayarlarını, ömür boyu muhafaza etmesi önem taşır. Zira, kişi fıtratını muhafaza ettiği ölçüde içsel ve çevresel kaynaklarını sorunlar karşısında verimli bir şekilde kullanabilir. İşte, Fabrika Ayarlarımıza Dönüyoruz adlı bu kitap; kişinin hayatını zorlaştıran, onu gereksiz yere yoran; duygusal ve düşünsel açıdan yük veren ağırlıkları at