Ne geçmişe aitti tam, ne gelecekten vareste. Hem geleceğe heveskârdı hem geçmişe müptelâ. O'na göre 'geçmişi ve geleceği görmeye yarayan bir rasat kulesiydi hâl'. Ve hâlin içinden uzaklara bakışlar atan, huzursuzca sağına soluna dönen bir adamdı. 'Şiiri hayatına sindirmiş ince ve zarif ruhlu rüya adamlarının ön safında'ydı. O'nun edebiyatımızdaki büyüsü, eskiyle yeni arasında hem yaratıcı hem yok edici gerilimi, bir rüya diliyle anlatabilmiş olmasında yatar. Bu çalışma Tanpınar'ın, eski-yeni, gelenek, kim

?Aranızda kim günahsızsa ilk taşı o atsın! diye seslenir Kutsal Kitap. İlk günah öğretisinden günümüze büyük bir itiraf çemberi döner durur. Bu trajedide haklı, haksız, iyilik, kötülük, mağdurluk, masumiyet hallerini birbirinden ayıran sı¬nırlar sanki silinmiş ve her şey iç içe geçmiş gibidir. Herkes haklıdır, herkes haksızdır, herkes mağdurdur, ya da hiç kimse mağdur değildir ve sonunda herkes suçludur. Ma¬sumiyet belki de acı ve günahın en kesif yaşandığı yerde saklıdır. Çünkü ten zevklerine dalmış biri t

Günümüzde her aydın kişi, genel kültür yanında Dinler Tarihi kültürüne de ihtiyaç duymaktadır. Tarih öncesi insanlığın yaşayışında gördüğümüz bir çok inanç, ibadet ve ayinlerin mahiyetini Dinler Tarihi vasıtası ile öğrenebilmekteyiz. Özellikle gittikçe globalleşen dünyamızda, kültürlerarası yakınlaşma gereği, kendini iyice göstermektedir. İnsanlığın çokluk içinde birlikte yaşamak zorunda kaldığı bir dünyada, Dinler Tarihi bu kültürel yakınlaşmayı sağlayacak en önemli disiplin olarak görülmektedir.

Elinizdeki bu kitap, sadece bir Dinler Tarihi kitabı değil; Sosyoloji, Felsefe ve bir Sosyal Antropoloji kitabıdır.Daha da ötesi dini, birçok boyutu ile ele alan bir din-kültür tarihidir. Bu kitabın diğer bir özelliği de içindeki konuların yazarlarının bu alanların uluslar arası üne sahip uzmanları olmasıdır. Bunun için din gibi, her kültürün ana merkezine oturan bir konuda, emsalsiz bilgiler veren bu bilim insanlarının bilgilerinden yararlanmak, gerçek anlamda bir ayrıcalık olacaktır. İşte bu kitabın paha

Türk dilinin geliştirilmesinin pek çok yolu vardır. Bunlardan birisi de halk arasında derlemeler yapmaktır. Kitap, terimler dışında sözcük türetmek yerine, halk derlemelerinden hareket etmenin daha sağlıklı bir yöntem olduğu kanısıyla hazırlanmıştır. Bu derlemeye özgün sözcüklerin yanında, adları eski 11 ciltlik sözlüklerde bulunduğu halde farklı anlamları olanlar da alınmış, böylece Türkçe’ye 1300 dolayında sözcük eklenmiş oluyor.

"Müslümanların Hristiyanlığa Karşı Yazdığı Reddiyeler" adı ile ele alınan konu, aslında bir İslam düşünce tarihini ifade eder. Böylece, İslam`ın zuhurundan zamanımıza kadar gelen on beş asırlık bir dönem içinde; İslam ilahiyatının, Hristiyan teolojisine bakış açısını tespit etmek gibi çok geniş bir konu karşmıza çıkmaktadır. Bu kitabın amacı, İslami düşüncenin Hristiyanlığa bakış açısını, tarihi bir gelişim içinde sadece ana hatlarıyla göstermek ve bu konuda İslam bilginlerinin delilerinin geçerliliğini te