Aksaray'ın Sultanhanı Köyünden İslâmbol'un Sultanhamamı semtine akıp gelen; Muğla Marmaris Bozburun'da Hakka yürüyen; Üsküdar Karacaahmet Kabristanında 4. adada medfun Şıh Hasan Sarı Baba (1922-1999). Her şeyi anadan asıldan anakaynaktan alıp salan ümmî bir ârif. Okyanus gönüllü bir velî. Hasan Baba'nın gönül gözelerinden dökülen âb-ı hayat özelliğine sahib lezzetli irfân sohbetlerini tadacaksınız bu kitapta. Yâ Selâm!..

Rahmânî cezbeler içerisinde sâde ve sereserpe konuşan Harputlu Kemâl Efendi'yi doğru anlamak hem çok kolay, hem de çok çok zordur. Üstad Necib Fazıl'a göre anlamak diye bir şey yok zâten, anlar gibi olmak vardır. Bu duygular ve algılar ikliminde okunması gereken bu kitab, belli bir kesime değil herkese hitab özelliğini taşıyor. Herkesin ve her kesimin tadabileceği çooook şeyler var bu sohbet sofralarında. Kitabın Sünnetin, hakîkatin ve hıkmetin, kısacası Dört Kapı'nın ve Kırk Makam'ın selâm ve kelâmını öze

Büyük arif, rehber şahsiyet,Seyyid Muhammed Bahauddin Şah-ı Nakşıbend (doğ.Türkistan1318/öl1389) hazretlerinin hayatlarından derleyip toparladığımız bir güzellik yumağını sunuyoruz bu kitabta sizlere. Yâ Selâm!..

Halvet celvet iklimlerinde insanları hep iyiye, güzele ve doğruya çağıran Aziz Mahmud Hüdâî Hazretlerinin hayâtına açılan bir penceredir bu kitab. Yâ Selâm!..

En kısa ve en öz ifade ile namazgâhlar: parıltıları hâlâ sönmeyen yüksek bir uygarlığın zengin duyarlığı içinde fizikle metafiziği kucaktaştıran peyzaj mimarlığımızın, açık mekân kültürü ve yaşanılır çevre düzeni anlayışımızın dünümüzden günümüze yansıyan açık anıt ve kanıtlarıdır. Biz bu kitabcıkta, bir kısmı, her türlü ihlâl ve ihmâle rağmen hâlâ direnen, bir kısmı kültürel miras durumuna düşen, İstanbul çevre kültürü bağlamında çok yönlü önem ve değer taşıyan vakıf, namazgâh ve İstanbul Namazgâhları konu

İslâmbol'un tarihinde 1453'lerden 1923'lere uzanan zaman dilimlerinde yirmidört şefkat ve muhabbet âbidesi pîr âsitânesi var. Her şehirde bu kadar çok pîr âsitânesi yok! İslâmbol için paha biçilmez bir kazanım bu! Bu bir nasib kısmet, bu bir nimet! Bu nimetin kadrini kıymetini bilmek gerek! Pîrler, büyük insanlık ailesini iki cihanda da aziz edecek tek sistem olan güzelim İslâmiyetin şerîat + tarîkat + mârifet ve hakîkat kapılarına bağlı yol yöntem müctehidleridir. Beşerlik-şaşarlık vâdilerinde insanı çok

Dünya küçük İstanbul büyük; kültürümüzün kalbi İstanbul! Bu yorgun kalbde vaktiyle neleeeer vardı neler! Uygarlığın yüzakı eserler! Bu kitabta, şimdilerde pek çoğu yerinde olmayan o kadar çok hayrat vakıf eserine rastlayacaksınız ki, hayretler içerisinde kalacaksınız. Bir mahalleye girdiğiniz zaman, orada vaktiyle neler var idiyse ve şimdilerde harâb ya da yok olmuş ise, onların pek çoğunu bu kitabda bulacaksınız. Oturduğunuz yerde İstanbul'u gezecek ve mahallenizin vakıf tarihini seyredeceksiniz bu kitabta

Hatırası cihana bedel anların ve anıların albümü olan bu kitab, Şevket Baba'nın Merdan-ı Hüda'dan olduğuna tanıklık eden Gönül Yolu dervişlerinin eseridir. Bu bir amel-i salih defteridir ve amel-i salih, insanın, hayatın hem bu yakasında hem öte yakasında en yakın arkadaşıdır. Örnek bir işadamı olan Şevket Baba'nın hasenat dosyası o kadar kabarık ki, bizim derleyip toparlamaya çalıştığımız bilgi ve belgeler aysbergin görünen yüzü, görünmeyen tarafını Allah biliyor. O sebeple hem malum hem mechul diye nit

Akıp giden zaman, ferdlerin ve cemiyetlerin hayatında pek çok değerlerin kaybolmasına yol açarken, zamana hükmeden, her dem tâze, her dem pırıl pırıl kalabilen kıymetler de vardır. Bir kültürün asıl şerefi de bu kıymetler vasıtasıyla gönüllere ebedî güzellikleri nakşetmesidir. İşte son asrın yetiştirdiği bu nâdide kıymetlerden biri de Mahir İz Hoca'dır. Sohbetleriyle, eserleriyle, fevkalâde derin edebî vukûf ve müktesebâtıyla bütün hâl davranışlarıyla âdeta amel-i sâlih'in Peygamberî ahlâk hududlarındaki m

İmam Hatip Okulları'nın bânisi, bu güzide ilim-irfan ocaklarının maddî manevî rehberi ve son devrin en mümtaz ilim adamlarından biri olarak bilinen Mahmud Celâleddin Ökten, CELÂL HOCA lakabıyla tanınan, ömrünü din-i mübin hizmetine vakfetmiş olan müstesna bir şahsiyettir. Küçük yaşta Kurân-ı Kerim'i hıfzeden ve üstün kabiliyeti ile kısa zamanda dikkatleri çeken Celâl Hoca, medrese icâzetini müteakıben İstanbul'a gelmiş, Darulfünun'un Edebiyat şubesine devam ederken, bir yandan da medrese camiasıyla temas k

Tasavvuf, hayâtın her karesinde yer alan; hayâtın her karesini sarıp sarmalayan, Hayydan gelip Hûya giden bir arınma hüneridir. Hayâtın kenarında kıyısında kalan soyut bir kavram değildir! Allahın sıfatı olan hayâtın hem içinin içi hem de dışının dışı çok canlı bir kavram tasavvuf! Tasavvuf, İslâmın şerîat+tarîkat+marifet ve hakîkat boyutlarını birlikde yaşatan hrika bir sistemdir. Bu gizemi algılamakta zorlananların söyledikleri gibi başka yerden başka vâdilerden esip savuran fantastik bir akım değildir. A

O, âlemlere rahmetdir, rahmet olarak gönderilmiştir. Müjdecidir, uyarıcıdır; zorba değildir. Zahmetde zorlananlara rahmet ikrâm etmiştir. Bunda yalan yok! O, hidâyet hekimidir, kılıcı neşterdir. Onun misyonu imhâ değil, ihyâdır. Her şeyi panzehirdir. Kendileriyle savaşmak zorunda kaldığı insanlara bile panzehir sunmuştur. Bunda yanlış yok! Kendileriyle savaşmak zorunda kaldığı insanlarla, onların egolarına katık etmek için prangaya vurdukları barışı serbest bırakmak, her türlü farka rağmen esenlik içinde ev

Fel ve Tefâül ğaybdan haber vermek değildir. Kehânet değildir, piyasa falcılığı değildir. Fel ve Tefâül, bilinenle bilinmeyen durumlar arasında bocalayan insanları kararsızlıkdan kararlılığa, olumsuz bakış karanlığından olumlu bakış aydınlığına çekme çabasıdır. En kötü karar bile kararsızlıkdan iyidir diye bir söz vardır. Kararsızlığın ne denli berbat bir durum olduğunu vurgulayan bir söz bu. Kararsızlıkta kilitlenen insanlar çooook darlanırlar ve zorlanırlar! Bu berbatlık bataklığında kıvranan insanları Ki

Kişiliğin gelişimi için sağlıklı duygular, sağlıklı düşünceler herkes için çok büyük önem ve öncelik taşır. İnsan bu vazgeçilmez erdemi akl-ı selîm + kalb-i selîm + zevk-i selîm ve tavr-ı selîm sâhiblerinden edinir. Bu hâlin, bu mertebenin, bu kalitenin bilgelerinden olan Hasan Sezâyî Hazretlerinin (Mora 1669-Edirne 1738) divânından ve mektublarından esintiler sunan bu dosya size, kişisel gelişim yollarını gösterecektir. Yâ Selâm!...

Veysel Karânî Hazretlerinin hayatı aşk ötesi bir Rahmânî cezbe destanıdır. Destanlarda ilim bilim mantığı aranmaz. Rahmânî râyiha devam ediyor! Veysel Karânî Hazretlerinden yayılan Rahmânî râyihalardan tatlı esintiler sunmayı amaçlayan bu dosyada biz, bu niyet ve gayreti esas aldık. Aşk mantığıyla kaleme alınan bu dosya, belgesel deneme niteliğinde bir çalışma olduğu için, gönül rivâyetlerine dayanan yaklaşımlar, ilim bilim mantığına ters düşebilir! Bu hakikat esrârını, aşkda esrük (sarhoş) olan bilir. E he

Evliyalar arasında Tâcül Ârifin (Ariflerin Tâcı), Ümmül Hayr (Hayrın Anası) diye anılan Rabiatül Adeviyye(öl.Miladi 752-Kudüs) hazretlerinin sırlar bahçesine kandil tutan bu kitab; Sizi salt kafanızdan ve kalbinizden değil, ruhunuzdan ve sırrınızdan da silkeleyecek bir gizem yumağı özelliği taşıyorHz.Rabia nın hayatından sonra Kadın Evliyalar kısmında yer alan isimler şunlardır;Abde Kadın, Abide Hatun, Meryem-i Basriyye, Valihe Kadın, Amine-i Remliye, Ayşe Seyide, Bibik Hatun, Cariye, Fidda,Lübabe, Rabia-yı

Cezbe, adı üstünde, çekme, cezbetme, celbetme anlamına geliyor. Meczub da, çekilen, cezb edilen, celb edilen demek oluyor. Yüce Allah, bazı kullarını, rahmâniyyeti harmanlarında evirip çevirerek, savurup kavurarak kendisine öyle bir çeker ki... Bu çekme ve çekilme anında o kulda öyle garib şeyler zuhur eder ki, akıl sır ermez ona. Ve o garib şeyleri hiç bir terazi tartamaz, zira meczubta mükellefiyet (sorumluluk ve yükümlülük) bulunmaz. Onlar Allahın hizmete özel kullarıdır. Bazı meczublardaki esip savurm