Üsve-i Hasene meselesine tarih boyunca çok büyük önem verilmiştir. Buna önem verenlerin başında da alimler gelir. Bu konuda İslam alimlerinin yazılmış çok sayıda kitabı vardır. Yüce Allah bu hususla ilgili olarak Resulünü överek şöyle buyuruyor; "Muhakkak ki sen yüce bir ahlak üzeresin"

Bu kitabı; giriş bölümü, dört ana bölüm ve sonuç bölümü olacak şekilde planladım. Kitabın giriş bölümü, medreselerin doğuşu ve medreselerin yenilenmesinin gerekliliği hakkında olacaktır. Birinci bölüm, Nizamiye Medreseleri hakkında; ikinci bölüm, Ezher Üniversitesi (doğuşu, gelişmesi, tarihi seyri, duraklaması ve yenilenmesi) hakkında; üçüncü bölüm, Osmanlı Devletindeki Medreseler (doğuşu, gelişmesi, duraklaması ve yenileme çabaları) hakkında; dördüncü bölüm ise Türkiye'deki Doğu Medreseleri (dünü, bugün

Bugüne kadar Sünnetin konumu ve tedvin süreciyle alakalı birçok çalışma yayımlandı. Bunlar genelde konuyu bir yönüyle elealan, başka bir ifadeyle Sünneti konum ya da tedvin tarihi bakımından inceleyen çalışmalardır. Bu çalışmaların diğer bir eksiği de, ülkemizde cereyan eden tartışmalarda hususilik arz eden bazı boyutları yansıtmamasıdır. Elimizdeki eser, bu bağlamda şimdiye kadar yapılan çalışmaları derleyen ve değerlendiren başarılı bir sentez olmakla beraber; -müellifin Türkiye'de ikâmet etmesi sebebiyl

Daha İslâm'ın ilk doğuş vakitlerinde kafirler ve münafıklar İslâm'a ve Resul'üne (sallallahu aleyhi ve sellem) tuzak kuruyor, İslâm davasının ilerlemesine engel olmak ve nihayetinde onu ortadan kaldırmak için plan yapıyorlardı. Ne var ki, Yüce Allah onların tuzaklarını gerek metlüv vahiy, gerekse gayr-i metlüv vahiy nazil ederek boyunlarına geçirdi. Kumpaslarını ve arkasına sakladıkları kötü niyetlerini ifşa etti. Kimi zaman da peygamberine verdiği hikmet, feraset ve doğru görüş melekesi ile akamete uğrattı

İslam ümmeti, yakalandığı birtakım amansız hastalıklardan dolayı izzetin şahikasından, zilletin kucağına ; şerefin zirvesinden horluğun pençesine düşmüştür. Bu hastalıkların kaynağı -Hadis-i Şerifte belirtildiği üzere- manevi zaaf, ruhi boşluk, dünya sevgisinin kalpleri istila etmesi ve bu husustaki rekabettir. Islam ümmeti kendilerine Yüce Allah'ı unutturan şeyler ile meşgul olup Allah'ı unuttular da Allah da kendilerine kendilerini unutturdu.

Bugüne kadar sünnetin konumu ve tedvin süreciyle alakalı bir çok çalışma yayınlandı. Bunlar genelde konuyu bir yönüyle ele alan; sünneti, konum ya da tedvin tarihi bakımından inceleyen çalışmalardır. Bu eserin eksikliği, ülkemizde cereyan eden tartışmaların hususilik arz eden bazı boyutlarını yansıtmayan çeviriler olmalarıdır... (Arka Kapak)

İslam alimlerinin bu meseleye verdikleri büyük önem tarihi bir rastlantı değildir. Bilakis kendi kutsal kitapları Kur´an ile Sünnet´i Nebevi onları buna yönlendirmiştir. Öyle ki, Kur´an ve Sünnet bu meseleye atfettiği önemi diğer büyük meselelerin hiçbirine atfetmemiştir. Bunun nedeni, insanın dünya ve ahiret saadetiyle birebir ilintili gelecek bir akibet meselesi olmasındandır. Üsve-i Hasane, nitelikleri ve inşası ile sadece ahlaki yönle sınırlı değlidir. Bununla beraber ahlaki yön onun inşaasında ve oluşm