Koyun ağılında doğdum. Oğlan olduğum için, kartal tüyü ile gözüme kara sürme çektiler. Kız olsaydım, sürmeyi güvercin tüyü ile çekeceklerdi gözüme. Kalabalık bir aileydik. On üç kardeştik. Anamla babamı da katınca, üç odalı evde, on beş nüfuslu bir aşirete dönüşürdük, hayatlarımız birbirine karışırdı. Göçebeydik. At, eşek sırtları, kıl çadır altları yurdum oldu. Yalınayak, başım çıplaktı. Duyduğum korkuların çoğu açlık ve üşümek üzerineydi. En çok duyduğum ses, çan sesiydi. Ormanda kaybolmayayım diye boynum

Aslında yıllardır konuşulduğu ve bize çok ´yakın´ olduğu için hepimiz Cezayir´i tanıyor gibiyiz. Ama, Cezayir bize hem yakın, hem de uzak. Yakın; çünkü, kültür, toplumsal yapı, tarih ve benzeri birçok alanda birbirimize çok benziyoruz. Uzak; çünkü, aramızda Akdeniz bulunuyor. Ve 1830-1962 arasındaki Fransa sömürgeciliği ve onun etkisi kıskançlıklar, dedikodular. Ve nihayet Kurtuluş Savaşı sırasında Türkiye´de en Amerikancı bir iktidarın bulunması sonucu ortaya çıkan tatsızlıkların izleri. Demokrat partinin