´Yoksa bu benim öyküm mü? Oysa ona başlayabilmek için koca bir dünyayı yitirdim.´
´Ormanın suskunluğunda dolanacaktım ömür boyu, var olabileceğim tek yerin sınırlarında. Defalarca kendimi aramaya girecek, bulduğumda ardım sıra bırakmak zorunda kalacaktım, geriye dönebilmek için...´
´Yeniden başlamak. Baştan almak, bir daha denemek. Neden?´
´Uzak dur o pencereden! Git, yat ve uyu! Uyu ve uyan dostum! sözün mucizesi bir türlü söylenemeyişindedir. Bir başka gece bekliyor bizi nasılsa...´
´Kiminle konuşmuştur dünya ve ona doğruyu söylemiştir?´
´Ve ben... Ben de bu dünya kadar yorgunum...´
´Tek bir cümle yazabilmek içinde. Yeni günün içine kendiliğinden akacağı, sessizce muhteşem bir parıltıyl doğup yoluna koyulacağı, sonra gönül rahatlığıyla batacağı tek bir cümle... KEŞKE.´
´Madem gücüm cehenneme yetiyordu... Neydi peki beni yenen?´
Eski Mısır Şiirinden, Hindu metinlerine, Kitabı Mukaddes´ten mesellere, kadim kaynaklardan beslenen bu kitap çölün gizlediği hayata sesleniyor, biden hep kaçan bir sesin peşinden idiyor, dilim dilim kesiyor umutsuzluğun içindeki umudu. Sağ kalmaya, canlı kalmaya uzun, acılı, tökezlemelerle dolu bir övgü...
"Hayatın Sessizliğinde" kitaplaştırılmadan önce, çeşitle dillerde yayınlandı, sergilendi, fotoğraflandı, performansa ve dans tiyatrosuna dönüştü, Piccolo´da canlandırıldı.

Okuyucu Yorumları