´´1. Körfez Savaşı temelde ´´Konvansiyonel Savaş´ın, ´´Hava Gücü´´ enstürmanının kullanılarak; stratejik üstünlüğünün yıkım kudretinin yarattığı dehşet, çabuk sonuç alma ve komuta-kontrol yeteneği kör edilen orduların zaafiyetini tüm çıplaklığı ile ortaya koyması bakımından fevkalade önemli bir devrimsel süreci de harekete geçirmiştir.´´

´´İşte, 21. Yüzyılın hemen başında, ABD´ne uluslararası terör tarafından gerçekleştirilen bir dizi taarruz; etnik ve dini radikalizminin kullanılabileceği mukabil ´´Asimetrik Taarruz´´ seçeneklerinin ve ulusların istihbarat, haber alma ve anti terör savaş metodlarını gözden geçirme ihtiyaçlarını ön plana çıkarmıştır.´´

´´II. Körfez Savaşı´nda ABD-İngiliz Koalisyon Ordusu´nun bir hafta zarfında Afganistan ve Irak savunmasının etkisiz kalması, bu uygulamanın en çarpıcı somut modelleri olarak gerçekleşmiştir. Bununla birlikte, bir yıl sonra, Irak´a Şii ve Sünni milis kuvvetlerinin, ortaklaşa başlattıkları direniş hareketi, teknoloji ve gerilla harbi arasında dengenin, insani hukuk aşamasından da kolay olmayacağını gündeme getirmiştir.´´

´´İşte, Soğuk Savaş sonrasında, Rusya ile ilişkilerini dostane boyutta iyileştiren, Karadeniz´de, Ukrayna-Gürcistan ile yakın işbirliği başlatarak, Haziran 2004´te müttefik olarak ortak çalışacakları Bulgaristan ve Romanya ile önemli işbirliği başlatan Türkiye´nin savunma ve güvenlik öncelikleri de bu değişimden etkilenmiştir.´´
(Arka Kapak)

Okuyucu Yorumları