İster arkeologların titiz ve steril fırçalarıyla olsun, ister tarlasını süren çiftçilerin duygusuz sabanlarının keskileriyle olsun, isterse iş makinelerinin kaba güçleriyle olsun; toprağın altında çıkarılan kemikler bizi her zaman buruk bir duyguyla karşı karşıya bırakır. Geçmişten kalan bir yaşanmışlık hissi önümüze çıkan o kemiklerde apansızın somutlaşır ve bizi, toprağın altında kalmış acıklı hayat hikayeleriyle yüzleştirir.
Kaçamayız o hikayelerden...